top of page

ÇOCUĞUN KENDİNİ İFADE ETMESİNE ALAN TANIMAK Çocuğun kendini ifade etmesi

  • Yazarın fotoğrafı: Begüm Rana YEŞİL
    Begüm Rana YEŞİL
  • 23 Tem
  • 3 dakikada okunur
resim yapan çocuk kendini ifade etmeye çalışan çocuk

Günümüzde kendini ifade etmekte zorlanan, yanlış yaparım korkusu ile benliğini geri planda tutan ve yeterlilik duygusu gelişmemiş birçok insanla karşılaşırız. Çeşitli çevresel faktörler etkilese de temelde ifade sorunu, yetersizlik ve hata yapma korkusu, ortalama olarak 1.5-6 yaşları arasındaki ebeveyn tutumu ile oluşur. Bu yaş aralıkları psikolog Erik Erikson’un geliştirdiği psikososyal dönemlerden “bağımsızlık karşısında utanç ve şüphe” ve “girişimcilik karşısında suçluluk” dönemlerine tekabül eder. Bu dönemlerde ebeveyn tutumu çocuğun özgüveni ve özyeterliliği için önemli rol oynar. Ebeveynler özellikle 1.5-3 yaş dönemlerinde çocuğun üzerinde baskı kurma, aşırı koruyucu davranma, dış etkenlerden fazlaca sakınma veya mükemmeliyetçi davranışlar sergilerse, çocuk ilerleyen yaşlarda potansiyelinin farkına varamaz, kendisinden şüphe duyar ve kendini olumsuz değerlendirme eğiliminde olabilir. Bu yaşlarda anne-baba çocuğun “ben yaparım” düşüncesine imkanlar dahilinde saygı duymalı ve izin vermelidir. 3-6 yaş dönemlerinde ise çocuk çevresini keşfetme arayışındadır ve merak duygusu ön plandadır. Anne-baba bu dönemde çocuğun merak duygusuna cevap vermeli, sorduğu soruları yanıtlamalıdır. Aksi durumda çocuk merak ettiği için kendini suçlu hisseder ve kendini ifade etmekten çekinebilir. 

Kısaca yaşamın ilk 5-6 yılı çocuğun kendini ifade edebilmesi, aklından geçenleri kuşku duymadan, korkmadan söyleyebilmesi için kritik dönemlerdir. Çocukların davranış, düşünce ve duygu dünyasının temeli ailede atılır. Bu koşulda en önemli sorumluluk bakım verene düşmektedir. Püf noktaları sabırlı olma, anlayış gösterme, bağımsızlık duygusunu destekleme ve iletişimde açık olmakta aranır. 

Peki çocuğun sosyal iletişim becerileri nasıl sağlam temeller üzerine kurulur?

  • Çocuk ebeveyne yaşadıklarını ya da duygularını anlatmak isterse, ebeveyn odağını çocuğa verip aktif bir şekilde dinlemeli,

  • Mutlaka bir ekran süresi olmalı ve süre aşılmamalı (ekran süresi çocuğun yaşına göre uyarlanmalı),

  • Yapılan bir hatada çocuğu uyarırken ben dili kullanılmalı (“Oyuncaklarını yine dağıtmışsın, hiç toplamıyorsun.” – sen dilidir ve suçlayıcıdır. “Oyuncaklarını toplamadığında onlara basıp düşebileceğinden ve oyuncaklarını kaybedeceğinden endişeleniyorum.” – ben dilidir ve suçlamadan duygularını ifade eder.), 

  • Çocuğun yaşıtlarıyla vakit geçirmesine olanak sağlanmalı (çocuk oyunda sahiplendiği rollerle farklı davranışlar sergiler, empati duygusu gelişir ve arkadaşlarıyla anlaşabilmeyi öğrenir),

  • Küsme, ağlama, inatlaşma gibi durumlarda çocuğa “Şu an öfkelisin/üzgünsün ama istediğin zaman gelip benimle konuşabilirsin.” mesajı verilmelidir.

  • En önemlisi bakım verenler olarak rol model olmaktır. Çocuğun ilk öğretmenleri sizlersiniz. Sizin ifadeleriniz çocuk için belirleyicidir. Sosyal iletişimde özgüvenli, yeterli bir çocuk yetiştirmek için öncelikle anne-babanın birbirleriyle ve çevresiyle etkileşiminde örnek olması gereklidir.

Çocuğun evde kendini ifade edebileceği özgür bir hava yaratılmalıdır. Konuşurken yargılanacağını, eleştirileceğini ya da tepki göreceğini bilen çocuk ebeveynlerle paylaşımda bulunmak istemeyebilir. Bunun için öncelikle çocuğun anlattıklarını aktif dinleyip, yorum yaparken onu kırmayacak, destekleyecek cümleler kurulmalıdır. Anlattığı herhangi bir olayda yaptığı davranışlar yanlışsa “Ne kadar ayıp, öyle mi yaptın, sana hiç yakıştıramadım.” gibi yargılayıcı ve suçlayıcı ifadeler yerine “Bunu söylemek yerine arkadaşına başka ne söyleyebilirdin? Sence sen böyle söyleyince arkadaşın ne hissetmiş olabilir? Hadi birlikte bunun yerine arkadaşına başka ne söyleyebilirdik diye düşünelim.” şeklinde kabul edici ama farkındalık kazandıran ifade kalıpları kullanılabilir.

Bir başka özgür ortam yaratma stratejisi yine ebeveynlerin kendi aralarında konuşurken birbirinin sözünü kesmemesi ve yargılayıcı yanıtlar sunmamasıdır. Çocuklar tahmin ettiğimizden daha dikkatlidir ve başka bir şeyle uğraşırken bile kulakları bizdedir. Anne-baba birbirine ve çevresine nasıl davranıyorsa çocuk da öyle davranır. Sağlıklı bir rol model olmadığı sürece uygulanan bütün yöntemler geçersiz olabilir.

Ebeveyn olarak en çok zorlanılan konulardan biri de belki de hayır diyebilmektir. Zaman zaman yaşanan ağlama krizleri, inatlaşmalar, çocuğun daha fazla üzülmesine dayanılamaması durumlarında istediğini yaptıran bir çocuk profili ortaya çıkar. Anlık olarak çocuğun ağlamasını sonlandıran bu davranış stili uzun vadede çocuğun benmerkezci yapısını destekler ve bazen istediğinin olmayabileceğini öğrenemez. Sürekli talepkâr ve ısrarcı olmaya alışan çocuk evden çıktığında isteklerinin aile ortamındaki gibi gerçekleşmediğini görünce hayal kırıklığı yaşayabilir. Beklentilerinin karşılanmadığını fark eden çocuk, engellenmiş, kısıtlanmış ve reddedilmiş hisseder. Bu da uzun vadede çocuğun kendini ifade etmesini sınırlar. 

Çocukta iletişim becerilerinin gelişmesi için eğitici, ders çıkarabileceği, yaşına ve gelişim düzeyine uygun hikayeler, kısa filmler, videolar izletilebilir. Beraber izledikten sonra “Sence yaptığı doğru muydu?”, “Sen onun yerinde olsan ne yapardın/ne hissederdin?” şeklinde sorular sorulabilir. Böylece çocuk, empati duygusu gelişmiş, olaylara farklı açıdan bakmaya başlayan, iletişimdeki hataları fark eden bir birey haline gelmeye başlar. Bu tarz videolara veya kısa filmlere dijital mecralarda kolaylıkla ulaşabilir ve çocuğunuzla vakit geçirirken bir yandan da ifade becerilerini geliştirebilirsiniz.




Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page